Gizemli Baskülün Tuhaf Maceraları / Mehtap Gül
"Biliyordu ki sarılmak, bir yarayı iyileştirmenin en iyi yoluydu..." (kitaptan bir alıntı)
Fulya ve ailesi köyde huzurlu bir yaşam sürerken birden bazı şeyler değişir ve şehre taşınmak zorunda kalırlar. Oradaki yaşam köyden çok farklı. Diğer çocuklarla aynı paydada buluşamaz bir türlü, anlaşamaz, anlaşılamaz, dışlanır. Anlam veremediği bir boşluğun içine düşer.
"...Canı sıkıldığında veya berbat bir olay yaşadığında hissettiği öfkeyi bastırmak ve yaşanılan şeyi yok saymak için bir şeyler yiyordu. Fulya dışındakiler acıktığında yerken Fulya bir şeyleri unutmak ve içindeki bağrışmaları susturmak için yiyordu..." (kitaptan bir alıntı)
O düştüğü koca boşlukta bir şeyi keşfeder. Yemek, durmadan bir şeyler yemek. O yerken tüm olumsuzluklar bir süreliğine de olsa kayboluyordu; çocukların alayları, annesinin iğneleyici sözleri ve küçümseyici bakışları, komşu teyzelerin acımasız eleştirileri her şey ama her şey donuyordu.
"Çatal bıçak seslerinden başka bir sesin duyulmadığı kahvaltının ardından annesi mutfağı tekrar kilitledi. O böyle yaptıkça Fulya mutfağa girmeyi ve tıka basa yemeyi daha çok arzuluyordu." (kitaptan bir alıntı)
Fulya'nın annesinden beklediği şefkat, kibarlık ve anlayış idi. Kitapta olmaması gereken anne-kız ilişkisine de şahit oluyoruz. Kızı ile bağ kuramamış, onunla nasıl, ne şekilde konuşacağını bilemeyen, sürekli eleştiren, iğneleyen, kıran anne modeli. Hatta kitabın bir yerinde Fulya'nın 'annesinin kendisinden utandığını' düşündüğü yazıyordu.
"...İnsan, çocuğuna inanmayan bir anneye alışabilir miydi?.." (kitaptan bir alıntı)
Günlerden bir gün annesi ile babası buzdolabının içine bir mektup yazıp, bırakıyor, Fulya'ya yazılmış bir mektup. Her ne kadar anlamlı, yol gösterici bir mektup olsa da Fulya bunları yüz yüze konuşmayı dilemişti. Yaşadığımız dünyada böylesi çok çocuk var; biliyorum, görüyorum, tanık oluyorum. Canım çocuk! Keşke her ana-baba, her yetişkin bilse çocukla konuşmasını, çocuğu dinlemesini...
Ve Profesör Diyetetik ile çakışır yolları, o da bir mektup yazar Fulya'ya, uzunca bir mektup. Fulya başlarda biraz sinirlense de önerileri dikkate almaya başlar . Dededen kalma 'gizemli baskül' ü çıkarır ortaya. Öyle bildiğimiz tartılardan değil, bu baskül sihirli baskül!
"Biriktirmek iyi gelmezdi insan ruhuna. Biriktirmeden içindekileri renklere ve çizgilere dökme vaktiydi şimdi. Fulya masaya geçti. Babasıyla kendini çizdi. Mor kırlangıçları, civcivleri, dut ağaçlarını, papatyaları, bostan meyvelerini, uğurböceğini... kendini resme öylesine kaptırmıştı ki ne için odaya girdiğini çoktan unutmuştu. sahi ne için girmişti buraya? Ağlamak için mi? Baskülle konuşmak için mi? Pötikareli elbisesini giymek için mi?.." (kitaptan bir alıntı)
Fulya'nın da içindeki boşluğu fark etme, kendini bulma ve kendini keşif yolculuğu başlar. Önce resim, yağlı boyalar sonra çiçek tohumları derken nasıl inceldiğini, annesiyle arasının nasıl düzeldiğini anlayamaz bile.
Çocuk kitaplarından öğreneceğimiz çok şey var. Bu kitap da onlardan birisi . Kitabın 9 yaş üzeri olduğunu düşünüyorum. Aynı zamandan 'yetişkinlerin çocuk kitabı' diyebilirim. Anne-babalar çocuk kitaplarındaki karakterleri, ilişki biçimlerini, konuşma tarzlarını kendilerine model alabilir ya da olmaması gereken davranış biçimlerini somut olarak görebilir. Bu sayede kendilerini de dışardan gözlemleme fırsatı bulurlar.
Mesela annesi Fulya'ya doğruları söylüyor ama yanlış bir şekilde ve kırıcı bir biçimde. "Acaba bir anne olarak böyle bir hataya düşüyor muyum" diye kendimizi sorgulama fırsatı bulabiliriz. Bilgi içerikli pedagojik kitapların yanı sıra çocuk kitapları, öyküler, metaforik hikayeler de kendimizi görmemiz, hatalarımızı ve doğrularımızı idrak edebilmemiz açısından önemlidir.
Kitabın Künyesi:
Kitabın Adı: Gizemli Baskülün Tuhaf Maceraları
Kitabın Yazarı: Mehtap Gül
Yayınevi: Cezve Çocuk
Sayfa Sayısı: 143
Yaş Grubu: 9+ ve anne-babalar, çocukla iletişim halinde olan herkes
Tuğba Kadiroğlu
Çocuk Gelişimci
Yorumlar
Yorum Gönder